4-B Sınıfına Hoşgeldiniz-50.Yıl Güzelyalı İlköğretim Okulu

haber4


Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite
16 EKİM 2009-CUMA

Günümüzde anne-babalar, çocuklarının hareketliliğinden şikâyetçidir ya da ders çalışmaya az zaman ayırdığında dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olduğunu düşünmektedirler.
Çocuğunda böyle bir bozukluk olduğunu düşünen anne-babalar çocuklarını hemen bir çocuk psikiyatri kliniğine götürmektedirler.Yapılan zeka testleri, çekilen beyinMR’ları sonrasında çocukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olmadığı tespit edilmektedir.
DikkatEksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), baskın olan belirtilere bağlı olarak çok farklı görünümlerle kendini gösterebilir.
Temel belirtileri dikkat sorunları, aşırı hareketlilik ve dürtüselliktir; ancak her olguda tüm belirtiler olmayabilir.Baskın olan belirtilere göre üç alt gruba ayrılır.
Bunlar:DEHB-dikkat eksikliği, DEHB-aşırı hareketlilik,DEHB-bileşik tiptir.
1. Aşırı Hareketlilik(Hiperaktivite) Genellikle bu çocuklar bir motor tarafından sürülüyormuş gibi sürekli hareket hâlindedirler. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjileri vardır.Yükseklere tırmanır, koltuk tepelerinde gezer, ev içinde koşturur ve dur sözünden anlamazlar. Sakin bir şekilde oynamayı beceremez, bir süre sakin bir şekilde oturamazlar. Oturmaları gereken durumlarda ise elleri ayakları kıpır kıpırdır. Çok konuşur, iki kişi konuşurken sık sık söze karışırlar. Masanın başında oturamaz, dolayısıyla derslerini uygun mekânlarda çalışamazlar.
2.Dikkat Eksikliği Çocukta dikkat kusuru, özellikle eğitim hayatının başlamasıyla belirgin hâle gelir.Okul öncesi dönemde de her şeyden çabuk sıkılan ve bıkan bu çocuklar, oyuncaklardan dahi sıkılıp kısa bir süre sonra onları parçalamayı tercih ederler. Okulun başlamasıyla birlikte öğrenmeye karşı ilgisizdirler. Ödev yapmayı sevmez, anne-baba ve öğretmenin zoruyla ödev yaparlar.
Ödevleri yapmakta hayli zorlanırlar. Masanın başında oturamaz, otursalar dahi çeşitli bahaneler uydurarak(tuvalete gitme, su içme gibi) sık sık masa başından kalkarlar. Anne ve babayı ders çalışırken sürekli yanlarında isterler. Üzerine aldıkları bir işi bitirmekte zorlanır, bir işi bitirmeden hemen diğerine geçerler. Kendileriyle konuşulduğunda sanki konuşanı dinlemiyormuş görüntüsü verirler. Bir komutu birkaç defa söyledikten sonra yerine getirirler.
Sınıfta dersi takip etmedikleri gözlenir. Dışarıdan gelen uyarılarla hemen dikkatleri dağılır. Ders dışı işlerle fazlaca ilgilenir, elindeki kalem, defter ve oyuncak gibi malzemeyle uğraşır.
Derste sıkılmaları nedeniyle, sınıfın dikkatini ve huzurunu bozacak davranışlar sergileyebilirler(derste konuşma, arkadaşlarına laf atma ve garip sesler çıkarma gibi). Okuma ve yazma becerileri yaşıtlarından kötü, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir. Okurken sık hata yapabilir ve cümlenin sonunda kelime uydurmalarına rastlanabilir. Unutkandırlar. Sınıfta sık eşya kaybetmenin yanında, iyi öğrendiklerini düşündüğünüz bir bilgiyi de çabuk unutabilirler.
Kendilerine uygun bir çalışma düzeni ve sistemi geliştiremezler. Okuma ve yazmayı genellikle sevmezler.Ders kitabı okumanın yanında hikâye ve roman türü kitapları okumaya karşı da isteksizdirler. Yaşanan tüm bu öğrenme zorluklarına, sınavlarda dikkatsizce yapılan hatalar da eklenir.
Sabırsızlıkları nedeniyle soruları hızlıca okuma, tam okumama ve yanlış okumalara sık rastlanır. Bu nedenle çok iyi bildikleri bir soruyu dahi yanlış cevaplayabilirler. Test sınavlarında çeldiricilere kolaylıkla kanarlar.
Özellikle ilkokula başladığı yıllarda sınav kâğıdını öncelikle vermeyi marifet sayarlar. Sonunda bilgileri ve bildiklerinden daha azı oranında not alırlar. Dikkat eksikliği, okul öncesi dönemde pek fark edilmeyebilir.
Ancak bu çocukların bir kısmı ders dışı işlerde de çabuk sıkılma belirtileri gösterirler. Zekâ düzeyi iyi olan ve buna ek olarak özel öğrenme güçlüğü olmayan çocuklar ilkokulun 3. ve 4. sınıflarına kadar derslerde sorun yaşamayabilirler.
Çalışmadıkları ve dersi iyi takip etmedikleri hâlde notları kötü olmayabilir. Derslerin ağırlaşmasıyla birlikte başarıda ciddi düşüşler yaşanmaya başlanır. Ev içinde günlük yapmaları gereken işler konusunda sorumluluk almak istemezler. Genellikle dağınıktırlar ve kurallardan hoşlanmazlar.
Daha çok kız çocuklarda görülür, aşırı hareketlilik belirtileri dikkati çekmez.Genellikle ders başarıları iyi değildir.
3. Dürtüsellik(İmpulsivite) Dürtüsellik, sonunu düşünmeden eyleme geçme olarak tanımlanmaktadır. Bu çocukların uyumlarını bozan en ciddi belirti kümesi; sabırsızlıkları, sırasını beklemekte güçlük çekmeleri ve sözlü yönergeleri dinlememeleridir.
Sonuçta kendisi ve çevresindekiler için zararlı olabilecek fevri hareketleri ve sınır tanımadaki zorlukları davranış sorunlarının ilk habercileri gibidir.Yaşıtlarıyla birlikte olduklarında olaylara aşırı tepki vermeleri, fiil ve sözle arkadaşlarını rahatsız etmeleri nedeniyle toplum içinde istenmeyen adam ilan edilirler.
DEHB, çocuklarda neden olduğu, kavrama ve öğrenme güçlükleri, arkadaş ilişkileri ve topluma uyumda zorluklar ve okul başarısızlığı sebebi ile sadece çocukluk yılları ile sınırlı kalmayan, erişkin dönemini de etkileyebilen ve çocukların yarısından fazlasında ergenlik ve erişkinlik yıllarında da devam edebilen bir durumdur.
DEHBher kültür ve toplumda görülen bir bozukluktur.Toplumda görülme sıklığı farklı araştırmalarda farklı sonuçlar elde edilmesine karşın yaklaşık % 5-6 gibidir. Erkek çocuklarda, kızlara oranla daha sık rastlanır.
Erkek, kız oranı 3/1’dir. Erkek çocuklarda genellikle hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri ön planda iken, kız çocuklarında daha çok dikkat eksikliği belirgindir.
Bozukluk, evin ilk çocuğu olan erkeklerde daha yaygındır. Belirtilerin 7 yaşından önce başlaması gerekir. Genellikle 4-5 yaşlarında belirtiler belirgin hâle gelir.Ancak bir kısmı bebekliklerinden itibaren huysuzlukları, az uyumaları ve az yemeleri ile dikkat çekerler.Okul döneminin başlamasıyla dikkat eksikliğine bağlı öğrenme sorunlarının gündeme gelmesi ve arkadaşlarla olan sorunları aileyi tedirgin etmeye başlar.Ergenlik döneminde ise okul başarısızlığı yanında davranış sorunları ve aileye karşı gelişen tutumlar gözlenir. Ergenlikte, aşırı hareketlilik azalır ve yerine çabuk sıkılma ve dikkat kusuru belirgin olur. Tanı için gözlenen belirtilerin ev ve okul gibi en az iki ortamda gözlenmesi gereklidir.
DEHB’si OlanÇocuklarınAnne-Babalarına Öneriler: Anne-babalar şunları yapmalıdırlar:
1. Eğer çocuk akranları ile sorunlar yaşıyor, sıklıkla oyunlara alınmıyor, öğretmenden ve diğer velilerden şikâyetler alınıyorsa, anne-baba kural koymada ciddi sorunlar yaşıyor ve çocuk sınıf düzeyinin gerisinde kalıp kendisinden beklenenden daha düşük bir başarı gösteriyorsa bu durum çocuğun gelişimini olumsuz etkiliyor demektir. Bu durumda çocuk psikiyatrisi uzmanı bir doktor ile görüşmekte yarar vardır. Bozukluğun doğası gereği değerlendirmenin bir hekim tarafından yapılması ve tedavinin onun tarafından yönlendirilmesi önemlidir. Hem bu bozuklukla karışabilecek tıbbi durumları ayırt edebilmek, hem birlikte bulunabilecek diğer psikiyatrik bozuklukları ele almak için tanısal değerlendirmeyi bir hekim yapmalıdır. Tedavinin en önemli kısmını ilacın oluşturması da başvurunun hekime yapılmasını önemli kılar.
2.Öncelikle ailenin hiperaktivite hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Çünkü çocukta var olan sorunların nedenlerini başka yerlerde aramak çözüm üretmeyi engellediği gibi, telafisi mümkün olmayan yanlış yaklaşımlar sergilenmesine neden olacaktır.
3. Bu çocukların cezalardan pek anlamadıkları kısa süre içinde görülecektir. Tedavide çocukla yeniden sağlıklı ilişki kurabilmenin yolları aranır.Ailenin çocuğa yönelik tutumları gözden geçirilerek yanlışlar ayıklanmaya çalışılır.
4. Öğrenme güçlüğü çeken çocuklarda, özel eğitim programlarının uygulanması gerekebilir. Kalabalık sınıflarda dikkatlerinin dağılması nedeniyle öğrenemeyen çocuklara bireysel eğitim desteği verilmelidir. Olumsuz davranışların düzeltilmesi ve yerine olumlu davranışların konulması için çeşitli destekleyici ve davranışçı tedavi teknikleri uygulanabilir.
5.Aile anlaşmazlıkları ve DEHBbirbirlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bozuk daireyi kırmak, anne-baba depresyonu, eş geçimsizliği, gerginlik ve şiddet gibi aile meseleleri üzerinde durmak başlangıç noktası olmalıdır. Anne-baba çocuğun sorunları nedeniyle başvuruda bulunup kendilerinin danışmanlık almaları önerildiğinde sıklıkla şaşırırlar. Ailedeki karmaşa düzeltilmedikçe çocuğun güçlükleri üzerine etkin bir şekilde müdahale edilemez.Bu durumlarda aileye grup terapisi verilebilir.
6. Anne-baba eğitim programlarına katılmalıdır.Anne-baba eğitiminde başlıca vurgulananlar; istenmeyen davranışın öncüllerinin anlaşılması, bu öncülleri değiştirmek için çevrenin düzenlenmesi, cezadan önce ödül pekiştirenlerinin kullanılmasıdır.
Anne-babalar genellikle çocuğun negatif davranışları üzerine yoğunlaşmaları nedeniyle, oyun seansları ile çocuğun olumlu davranışlarına odaklanmayı öğrenirler.Ayrıca bu eğitimde annebabalara; ödül sistemleri, mola yöntemi ve diğer disiplin metotları, zor durumlarda ümitlendirme ve iyi davranışı sürdürme (devam ettirme) metotları öğretilir.
(Kaynak:www.cocukhaber.net)

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol